Parkinson Yasası, işlerin tamamlanması için verilen sürenin genellikle işin gerçekten gerektirdiği süreden daha uzun olduğunu ifade eder. Bu yasa, insanların kendilerine verilen süreyi tam olarak kullandığını ve işin tamamlanması için ayrılan sürenin ne kadar uzun olursa, işin tamamlanmasının da o kadar uzun süreceğini savunur. Uzun lafın kısası, Parkinson Yasası, daha az zamanda daha çok iş yapmayı hedefleyen bir ilkedir.
İlk olarak 1955 yılında Cyril Northcote Parkinson tarafından ortaya atılmış. Parkinson, İngiliz Sömürge Bakanlığı'nda çalışırken, bürokrasinin artmasıyla birlikte iş verimliliğinin düştüğünü gözlemlemiş. Bu gözlemlerinden yola çıkarak, işlerin tamamlanması için ayrılan sürenin uzadığını ve bu durumun verimliliği düşürdüğünü fark etmiş.
Parkinson Yasası, insanların zaman yönetimi becerilerini geliştirmelerine ve işlerini daha pratik bir şekilde tamamlamalarına yardımcı olmak için var diyebiliriz. Siz de bu ilkeyi günlük yaşantınıza dahil ederek, daha az zamanda daha çok iş yapmanın yollarını keşfedin.
Temel ilkelerden biri, işlerin kendilerine ayrılan süreyi doldurma eğiliminde olmasıdır. Yani, işin tamamlanması için belirlenen süre ne kadar uzun olursa, işin tamamlanması da o kadar uzun sürecek diyebiliriz. Mesela bir projeyi bitireceksiniz ve size bir hafta kadar bir süre veriliyor, büyük olasılıkla sürenin tamamını kullanacaksınız. Fakat yine aynı proje için üç günlük bir süre belirlenirse, işi bu süre içinde tamamlamak için daha fazla dişinizi sıkmanız gerekecek.
Parkinson Yasası, zaman baskısının verimliliği artırabileceğini savunur -ki bazı durumlarda işe yaramıştır. İşlerin tamamlanması için daha kısa süreler belirlendiğinde, insanlar daha odaklı ve verimli çalışmaya yönlendirilir. Zaman baskısı, işlerin ertelenmesini engelleyerek ve motivasyonu artırarak, daha az zamanda daha çok iş yapmanızı sağlar. Ancak, zaman baskısının aşırıya kaçması da stresi artırabilir ve verimliliği düşürebilir. Bu nedenle, uygun bir zaman baskısı oluşturmak önemlidir.
Bir diğer temel ilkemiz, işlerin tamamlanması için belirlenen sürenin genellikle işin gerçekten gerektirdiği süreden daha uzun olmasıdır. Planlar bu şekilde yapıldığında, ertelenme ve verimliliğin düşmesi gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Sizden bir rapor hazırlamanız istendi. Raporu hazırlamak için de iki hafta süre verilirse, bu süreyi tamamen kullanmaya çalışırsınız doğal olarak. Fakat, aynı raporu bir hafta içinde de tamamlayabilirsiniz. Tam olarak bu sebeple, işlerin tamamlanması için ayrılan süreyi çok iyi belirlemek gerekir.
Yukarıda bahsettiğimiz ilkelere bakarak, zaman yönetimi becerilerini geliştirmenin gerekli olduğunu açık ve net bir şekilde gördük sanıyorum ki. İşlerin tamamlanması için gerçekçi süreler belirlediğinizde, zaman baskısını da yönettiğinizde bir de üstüne işleri ertelemeyi de bırakırsanız, (tam da sözünü ettiğimiz şekilde) daha az zamanda daha çok iş yapabilirsiniz. Zaman yönetimi becerilerinizi geliştirerek iş verimliliğinizi artırın.
Parkinson Yasası, işlerin planlanmasından zaman yönetimine hatta verimliliğe kadar genel işleyiş üzerinde büyük etkileri mevcut. Biraz daha derine inecek olursak:
? Özellikle proje yönetimi ve zaman planlaması gibi temel konularda öne çıkar. İşlerin tamamlanması için belirlenen süreler genellikle ihtiyaç duyulan süreden daha uzun olur. Hâl böyle olunca, işler bir miktar ertelenir ve aslında verim sağlaması gereken bu süreç verimsizliğe sebep olur. Parkinson Yasası, bu sorunu gündeme getirir, işlerin daha gerçekçi ve geçerli süreler içerisinde tamamlanmasını sağlar. Böylece projeler olması gerektiği şekilde yürütülür ve zaman israfının da önüne geçilir.
? İş hayatında, Parkinson Yasası aynı zamanda motivasyon ve performans açısından da önemli bir yere sahiptir. Bir proje veya görev için ayrılan süreyi (ekstra bir kazancımız yoksa) tamamen kullanmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla haddinden uzun süreler, işlerin daha fazla ertelenmesine ve kişiler üzerinde de motivasyon kaybına neden olabilir. Bu sorunla başa çıkmak için daha gerçekçi bitiş aralığı belirlemek, çalışanların işi tamamlamaları için motivasyonlarını ve performanslarını artırır.
? Biliyoruz ki, uzun süreli projeler, hem daha fazla kaynak ve hem de maliyet gerektirir. Parkinson Yasası, daha kısa ve gerçekçi süreler belirleyerek, kaynaktan ve maliyetten tasarruf etmenizi sağlar. Bu yasa, işletmelerin işlerinde ve projelerinde daha verimli çalışmasına yardımcı olurken kâr oranlarını da artırır. Dolayısıyla iş hayatında rekabet avantajı elde etmek için de başvurulabileceğiniz bir yasaya sahipsiniz.
Buraya kadar geldik, şimdi bu yasanın olumsuz etkilerinden kurtulmak için bazı stratejilerden bahsedeceğiz. Aşağıdaki stratejileri benimsemek, size daha az zamanda daha çok iş yapma özelliğinin kilidini açabilir. Unutmayın ki, her biri farklı bir yaklaşım sunan bu stratejileri uygulamak, verimliliğinizi artırmanın yanı sıra zaman yönetimi becerilerinizi geliştirmeye de yardımcı olacaktır.
İlk stratejimiz, görevlere makul ve gerçekçi süreler belirlemektir. Bir görev gözümüzde büyüdüğünde ihtiyacımız olandan fazla sürede bitirmeyi hedefleyebiliriz. Bu da bazı teknik sorunlar karşımıza çıkarır. Tam da bu yüzden, görevlerinize size de acı çektirmeyecek, makul süreler belirleyin böylece işleri zamanında bitirmek için gereken gücü kendinizde bulabilirsiniz. Bunu yaparken de, işin zorluğunu, öncelik seviyesini ve elinizde bulunan kaynakları göz önünde bulundurun. Böylece, kendinize tam olarak ihtiyacınız zaman belirleyebilir ve Parkinson Yasası'nın istenmeyen etkilerinden kaçınabilirsiniz.
İkinci bir stratejimiz, parçalara ayırmaktır. Büyük ve karmaşık görevleri daha küçük parçalara ayırarak, işleri daha yönetilebilir hale getirirsiniz. Her bir parçaya belirli ve ideal bir süre vererek, işleri planladığınız sürelerde kendinizi strese sokmadan tamamlayabilirsiniz. Bu strateji ayrıca, görevleri daha kolay bir şekilde takip etmenizi sağlar ve motivasyonunuzu artırır.
Üçüncü stratejimiz, öncelikleri belirlemektir. Çok fazla göreviniz ve sorumluluğunuz varsa, işler arasında (en önemliden daha az önemli) şeklinde öncelik vereceğiniz konuları organize ederek zaman yönetimini iyileştirebilirsiniz. Korkmayın, öncelikli görevlerinize odaklanmak, daha az önemli görevlerin ilerlemesini engellemeyecek. Hem de böylece, önemli addettiğiniz işleri zamanını geçirmeden tamamlayabilir ve Parkinson Yasası'nın olumsuz etkilerini bertaraf edebilirsiniz.
Son strateji olarak, kendinize belirli bir süre sınırı koymayı deneyin. Bazı görevler için son teslim tarihlerini kendiniz belirleyebilirsiniz (sınırlarınızı da test etmiş olursunuz). Bu şekilde, kendinize geçerli ama zorlayıcı bir süre sınırı koyarak istenmeyen sonuçlardan da kaçınmış olursunuz. Kendinize (çok da abartmadan) baskı uygulamak, daha odaklı ve verimli çalışmanıza yardımcı olabilir. Tabii bu stratejileri uygularken sağlığınızı ve zihinsel durumunuzu da göz önünde bulundurmayı unutmayın.
Parkinson Yasası, ofis hayatında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Yazının başlarında da bahsettiğimiz gibi bir görev için belirlenen süre ne kadar uzun olursa, görevin tamamlanması da bir o kadar uzun sürer. Aslında hemen hemen bir hafta sürecek iş için bir ay gibi süre verildiyse, çoğu zaman işin son güne kadar belli başlı sebeplerden ötürü ertelendiğini ve verilen sürenin de tamamen kullanıldığını görürsünüz. Aynı senaryo için tekrar düşündüğümüzde iş için sadece bir hafta süre verildiğinde, çalışanlar daha iş odaklı çalışırlar ve işi zamanında tamamlarlar.
Öğrencilerde de sıklıkla gözlemlenen bir durum olduğunu da mutlaka hepimiz biliyoruzdur. Genellikle kendilerine verilen süreyi tam olarak kullanırlar ve son dakikaya kadar ertelerler (3 gün önce verilen ödevleri bir önceki gece yapanlara selam olsun). Bir ödev için bir hafta süre verildiğinde, öğrenciler çoğunlukla bitirmek için son güne -hatta son ana- kadar bekler. Bir de aynı ödev için sadece 3 günde yapılsın dendiğinde, öğrenciler (hepsi için geçerli değil) daha hızlı çalışır ve ödevi zamanında tamamlar.
Parkinson Yasası, iş hayatında verimlilik ve zaman yönetimi konularında önemli bir rol oynar. Daha az zamanda daha çok iş yapabilmek için bu yasanın farkında olmanız ve uygulamanız gerekir. İşte Parkinson Yasası'nı hayatınıza entegre etmenize yardımcı olacak bazı ipuçları:
Öncelikle, işlerinizi planlarken gerçekçi hedefler belirleyin. İşin tamamlanması için gereken minimum süreyi tahmin edin ve bu süreye uygun bir zaman çizelgesi oluşturun. Süreyi fazla uzun tutmayın, aksi takdirde işi uzatma eğiliminde olabilirsiniz. Kısa vadeli, ulaşılabilir hedefler belirlemeniz, motivasyonunuzu ve verimliliğinizi artıracaktır.
İkinci olarak, kendinize gerçekçi teslim tarihleri belirleyin ve bunlara sıkı sıkıya bağlı kalın. Sürekli erteleme alışkanlığından kurtulun ve işlerinizi son dakikaya bırakmayın. Aksi takdirde, işin tamamlanması için ayrılan süre genişleyecek ve Parkinson Yasası devreye girecektir. Kesin teslim tarihleri belirleyerek, kendinizi daha verimli çalışmaya zorlayabilirsiniz.
Üçüncü olarak, görevleri parçalara ayırın ve önceliklendirin. Büyük görevleri daha küçük adımlara bölerek, her adımı daha kolay yönetilebilir hale getirebilirsiniz. Ayrıca, önemli ve acil görevleri önceliklendirerek, vaktinizi daha verimli kullanabilirsiniz. Bu sayede, Parkinson Yasası'nın etkilerini en aza indirmiş olursunuz.
Dördüncüye gelinceye kadar olanları yukarıda işlemiştik şimdi de, zaman tuzaklarından kaçınmaya geldik. Sosyal medya, e-postalar ve diğer dikkat dağıtıcı unsurlar, zamanınızı boşa harcamanıza neden olabilir. Bu tuzaklara düşmemek için kendinize belirli zaman aralıkları belirleyin ve bu aralıklarda sadece işinize odaklanın. Böylece, Parkinson Yasası'nın etkilerini en aza indirmiş olursunuz.
Son olarak, kendinizi motive etmek için ödüller belirleyin. Hedeflerinize ulaştığınızda kendinizi ödüllendirin. Bu ödüller, sizi daha verimli çalışmaya teşvik edecek ve Parkinson Yasası'nın etkilerini azaltacaktır. Küçük ödüller bile motivasyonunuzu artırabilir ve sizi daha başarılı olmaya yönlendirebilir.
Parkinson Yasası, iş hayatında önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, uygun stratejiler ve ipuçları uygulayarak, bu yasanın etkilerini en aza indirebilir ve daha az zamanda daha çok iş yapabilirsiniz.
Parkinson Yasası, iş hayatında verimliliği artırmak ve başarıya ulaşmak için önemli bir ilkedir. Bu yasayı anlamak ve uygulamak, sizin zaman yönetiminizi geliştirecek ve daha fazla iş yapmanızı sağlayacaktır.
Parkinson Yasası'nı iş hayatınızda uygulamak için, işlerinizi daha kısa sürelere bölmeniz ve bu sürelere uymanız gerekir. Böylece, işlerinizi daha hızlı ve verimli bir şekilde tamamlayabilirsiniz. Ayrıca, işlerinize öncelik vermeli ve gereksiz görevlerden kaçınmalısınız. Bu sayede, enerjinizi ve zamanınızı daha önemli işlere odaklayabilirsiniz.
Parkinson Yasası'nın etkileriyle başa çıkmak için, iş ortamınızı düzenlemeniz ve dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak durmanız önemlidir. Aynı zamanda, işlerinizi parçalara ayırmalı ve her parçaya belirli bir süre ayırmalısınız. Bu strateji, işlerinizi daha iyi yönetmenize ve tamamlamanıza yardımcı olacaktır.
Parkinson Yasası'nı uygulamak, sadece iş hayatınızda değil, kişisel hayatınızda da faydalı olabilir. Ev işlerini, hobilerini veya diğer aktiviteleri daha verimli bir şekilde tamamlayabilirsiniz. Bu sayede, kendinize daha fazla zaman ayırabilir ve hayatınızın kalitesini artırabilirsiniz.
Sonuç olarak, Parkinson Yasası, iş hayatında başarıya ulaşmanın anahtarlarından biridir. Bu yasayı anlamak ve uygulamak, sizin zaman yönetiminizi geliştirecek ve daha verimli çalışmanızı sağlayacaktır. Böylece, daha az zamanda daha çok iş yapabilir ve hedeflerinize daha hızlı ulaşabilirsiniz.
Bir yazının daha sonuna geldik. Eğer yazımızı beğendiyseniz ve daha fazlasını merak ediyorsanız 42kraft blog sayfasındaki diğer hazineleri keşfedin.
Konuyla alakalı başka kaynağa ihtiyacınız varsa bu linkten ulaşabilirsiniz.